Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Arabuluculuk süreci sona erdiğinde, taraflarca kabul edilen çözüm yolunun yazılı hale getirilip belgeleştirilmesi gerekecektir.
Bu belge, Hukuki Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca bir anlaşma belgesi olarak kabul edilebilmesi ve yürürlüğe girebilmesi için, arabulucu tarafından imzalanmalıdır. Bu anlaşma belgesinin içeriği, tarafların uyuşmazlığı çözmek için üzerinde anlaştığı yöntemleri ve kuralları içerecektir. İçerik, bir sulh anlaşması şeklini alabilir veya farklı bir şekilde düzenlenebilir. Ancak, anlaşma belgesi arabuluculukla çözülemeyen konuları, zorunlu hukuk kurallarını ve ahlaki kurallara aykırı hükümleri içeremez. Arabulucu, böyle bir belgeyi imzalamaktan kaçınmalıdır. Anlaşma belgesinde yer alan taahhütler, açık ve net olmalıdır ki ilerleyen dönemde yürütülebilsin ve gerekirse yargı yoluna başvurulabilsin.
Bilindiği gibi, taraflar, arabuluculuk sonucu oluşturulan Anlaşma Belgesi’nin mahkeme tarafından ilam niteliğinde ve icra edilebilir olabilmesi için talepte bulunabiliyordu. Ancak 7036 sayılı Kanun ile 12.10.2017 tarihinde Hukuki Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan değişiklikle, taraflar, avukatları ve arabulucu tarafından birlikte imzalanan anlaşma belgesi, yürütülebilirlik şerhi aranmaksızın mahkeme kararı niteliğine sahip kabul edilir hale gelmiştir.
Ayrıca, Hukuki Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan başka bir önemli düzenleme ile arabuluculuk sonucu üzerinde anlaşılan konular hakkında tarafların dava açamayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu değişiklikler, arabuluculuk sürecini tamamlayan taraflara kolaylık sağlamış ve anlaşma belgesinin bağlayıcılığı konusunda şüpheye yer vermeyecek bir düzenleme getirmiştir.
Aslında, ihtiyari arabuluculukta taraflar tamamen özgürdürler; bu yöntemi seçmek, süreci sürdürmek veya vazgeçmek konularında özgürdürler. Zorunlu arabuluculukta bile zorunlu olan sadece dava açılmadan önce arabulucuya başvurmaktır. Bu serbestlik, arabuluculuğun her uyuşmazlığı bu yöntemle çözmenin zorunlu olmadığı anlamına gelir.
Ancak, Hukuki Arabuluculuk Kanunu’nda yer alan hükme göre, arabuluculuk sonucu üzerinde anlaşılan hususlar taraflar için kesin olarak bağlayıcı olacak ve bu hususlar hakkında daha sonra dava açılamayacaktır. Dolayısıyla, yürütülebilirlik şerhi olsa da olmasa da, anlaşma belgesi ile üzerinde anlaşılan hususlar taraflar için bağlayıcıdır. Bu da arabuluculuk sürecinin önemini ve etkisini artırmaktadır.
Anlaşma Belgesi’nin hukuki açıdan güçlü bir belge haline gelmesi, Anlaşma Belgesi’nin hazırlanması aşamasında özellikle dikkat edilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, Anlaşma Belgesi’nde yer alan düzenlemelerin açık ve net ifadeler içermesi, sulh anlaşması şeklinde düzenlenmesi ve uygulanmasında herhangi bir tereddüt olmaması için mahkeme kararı niteliğinde olması doğru olacaktır.
Anlaşma Belgesi’nin delil olarak kullanılmasını değerlendirirken, Hukuki Arabuluculuk Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan “Beyan veya belgelerin kullanılamaması” hükmü akla gelmektedir. Bu hükme göre, taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar dahil üçüncü bir kişi, uyuşmazlık hakkında hukuki bir dava açıldığında veya tahkim yoluna başvurulduğunda, söz konusu beyan veya belgeleri delil olarak sunamazlar ve bu konuda tanıklık yapamazlar. Ancak, bu bilgilerin kanun tarafından emredildiği veya arabuluculuk süreci sonucu varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerektiği ölçüde açıklanabilir. Dolayısıyla, Anlaşma Belgesi’nin kanunun amir hükmü uyarınca bağlayıcı olduğu ve üzerinde anlaşılan hususlar hakkında dava açılamayacağı göz önüne alındığında, Anlaşma Belgesi’nin bu kapsamın dışında olduğu sonucuna varabiliriz.